Ona göre şiir sadece basılı kâğıda hapsedilemez. Markör kalemle duvara, elektrik direğine, telefon kulübesine de yazılabilmelidir. Sticker'a şiir otomatik yazılmalı ve yapıştırılmalıdır. Büyük bina çatılarından, otobüs camlarından kuşlanmalıdır. Sokakta yazılan şiir, kaynağına yani sokağa geri dönmelidir. Çağdaş Sanat Manifestoları'nın yazarı Rafet Arslan, birkaç disiplin üzerine düşünen, yazan, çizen, üreten bir isim. Aynı zamanda sokak sanatçısı olarak çalışmalarını başta Kadıköy civarı olmak üzere pek çok yerde duvarlarda stencil ya da yazı olarak belki görmüşsünüzdür. Sitüasyonist çalışma ve eylemleriyle de bilinen Rafet Arslan, kendinin de içinde bulunduğu ya da başı çektiği manifestoları ve kaleme aldığı erekte şiirleri bir kitapta topladı. 6.45 Yayınları arasından çıkan bu kitap, yayın editörü sevgili Şenol Erdoğan'ın uzun uğraş ve titizlikle ele aldığı manifestolar serisine eklenmiş oldu. (Dada Manifestosu, Fütürist Manifesto, Bir Hacker, Manifestosu, sanırım sitüasyonizm ile ilgilide yayın hazırlamışlardı.)
Ben bir başkasıdır
Çağdaş Sanat Manifestoları adlı kitap; manifestolar, metinler, illüstrasyon ve sokak yapıtları ve kolajların şiirle nasıl harmanlandığını sayfalarına taşıyor. Kitap, Sokağın Sanatı İçin Manifesto'yla ve Erekte Şiir Manifestoları’yla başlıyor. Gerçekliğin karşısında olan, anti-oligarşik, bağımsız, liberter bir anlayışı savunan erekte şiirin ne olduğunu anlamak için "sokak"ı iyi bilmek gerekiyor. Sokağı kutsayan cennet ve cehennemin ve şiirin prensi Rimbaud'nun "Ben bir başkasıdır" sözünün konu edilerek ardından gitmek gerekiyor. Sıradan, görkemli, korumalı, yıkık dökük ya da "et"ten duvarların ardında kalamayacağımız mutlak ve belki de bunu bildiği için sokak bizi çağırıyor. Kendi mecrasına, yıkımına... ve bu yıkım özellikle içinde bulunduğumuz günlerde milliyetçi, gerici anlayışsız varlıkların tahribatı ile başka bir boyut kazanıyor. Ve ne acıdır ki bu yıkımdan nemalanmaya çalışan kurum, siyasi örgütlenme ve medya kuruluşları var. İşte böylesi bir iklimde sokağı kullananların kullanım amaçlarını da sorgulamak gerekiyor. Sanatın, öncelikle objektif bir duruş sergileyerek elbette "taraf"sız bir dille derin yapılanmalara, milliyetçiliğe, gericiliğe, statükoya, militarizme karşı da tavır alması gerekiyor. Sanatçı derneklerini, oluşumlarını kendi politik çıkarları, darbeci söylemleri için kullananların bilinir görüşleri bir tarafa, bu yapılarda yer alan, imza atan isimlerin gerçekte sanatla ilişkileri tartışılır olacaktır.
Gerçeklik düşle yer değiştirirse
"Sanatın hayat oluşu, hayatın sokak oluşu, sokağınsa sanat oluşu gerçeği Arslan'ın manifestosunda yeniden dile getirilirken; zamansızlık ve ânın içinde durumlar yaratmak, geçici otonom oluşturmak söz konusudur metnin pratiğinde."
Arslan'ın, erekte şiir manifestosu ile dikkat çekmeye çalıştığı iki önemli başlık ise; (1) Gündelik gerçekliğin sistemin sürekli yeniden ürettiği bir illüzyona dönüştüğü 21. yüzyıl başında erekte şiirin, gerçek için gerçekliğin karşısında olması. Yani gerçekliği düş ile takas ediyor olması. (2) Pek çok edebiyatçının dile getirdiği bir sorun olarak edebiyat dünyasının köşelerini tutmaya çalışan, egolarının ağırlığından kendi cemaatlerini kuran, 'bu iyi-bu kötü yazar, bu şiirdir-bu değildir' fetvaları yayınlayanlardan icazet almıyor olması, manifestonun önemsenen maddeleridir.
Şiirin özgünlüğü ve özgürlüğü savunduğu bir geleceği yaşayabilmek için...
doganayerkan@gmail.com
http://www.taraf.com.tr/haber/cagdas-sanat-manifestolari.htm
Çağdaş Sanat Manifestoları
manifestolar@gmail.com
29 Temmuz 2010 Perşembe
10 Temmuz 2010 Cumartesi
Çağdaş Sanat Manifestoları söyleşisi Karga Mecmua Temmuz sayısında
3 Temmuz 2010 Cumartesi
1 Temmuz 2010 Perşembe
Tarih İleri Gitmiyor; İleri Geri Sıçrıyor/Altay Öktem
Sadece ileri doğru gitseydi; bazı şirketlerin sponsorluğunda gelişen “güncel sanat” yapıtlarıyla oyalanmakla yetinir, mesela 20. yüzyılın başlarında Picasso'yla Braque'ın adjunction (eklenti) nesnelerle ürettikleri kolajlarla hiç ilgilenmezdik. Ya da, eski fotoğraf albümlerini, şiirleri, karakalem illüstrasyonları kendi yapıtlarıyla birleştirip kolaj romanlara dönüştüren Max Ernst, aklımızın ucuna bile gelmezdi. Kolaj üretimini doruğa taşıyan Yeni Bauhaus, Cobra ve Letristleri çoktan unutmuş olurduk.
Aslında unuttuk galiba. 1968 sürecinde yaşanan görkemli yenilginin ardından avant-garde öldü, yükselen pop sanat kendi kültür endüstrisini yarattı. Ya da oluşan kültür endüstrisi kendine bir pop sanat yarattı, bilemiyorum artık!
Ama bildiğim tek şey var ki, tarihin sadece ileri gitmediğini, ileri geri sıçradığını kanıtlamak istercesine, öncü eylemci/yazarlar çıkıyor zaman zaman ortalığa. Uzun süredir sitüasyonist eylemlerle sürekli karşımıza çıkan, yazan, çizen, üreten Rafet Arslan, kendinin de içinde bulunduğu ya da başı çektiği manifesto(salt metin)ları ve kaleme aldığı erekte şiirleri bir kitapta topladı.
Manifestolarla, metinlerle, illüstrasyonlar ve sokak yapıtları-kolajlarla şiirlerin ne tür bir kan bağıyla bir araya gelip de aynı kitabın bünyesine yerleşebildiği gibi muhtemel bir sorunun önünü kesmek için, her türlü yaratımın doruğunda şiir olduğunu vurgulayan Isidore Isou'ya bırakıyorum sözü: “Yaratma süreci insanın en yüksek noktasıdır ve bu noktanın doruğunda sanat vardır ki sanatın en alası şüphesiz ki şiirdir.”
Kitap, Sokağın Sanatı İçin Manifesto'yla ve Erekte Şiir Manifestolarıyla başlıyor. Gerçekliğin karşısında olan, anti-oligarşik, bağımsız, liberter bir anlayışı savunan erekte şiirin ne olduğunu anlamak için “sokak”ı iyi bilmek gerekiyor. Daha doğrusu, önemli olanın sokakta yaşamak değil, sokakla yaşamak olduğunun farkına varmak gerekiyor.
Konu sokaktan açılmışken, bir savaş alanı olarak da ele alabileceğimiz şehirleri Porno-Politik Manifesto çerçevesinde tekrar gözden geçirmemiz gerekebilir. Elbette Paris Komünü'nün (sonradan göz göre göre kaybettiğimiz) kazanımlarını da unutmadan ve “Şehircilik diye bir şey yoktur, o sadece Marx'ın kullandığı anlamda bir ideolojidir” diyen Debord'un sözlerini de kulağımıza küpe yaparak!
Bu kaotik kitap, sözü fazla evirip çevirmeden mutant sanat için çağrı yapıyor bize. Şiirin metafiziğine girebilmemiz için gereken kapıları aralıyor, gerçeğin pornografisini gözler önüne seriyor, toplum düşmanı olmanın yolunu yöntemini gösteriyor, Portishead'le başlayan yeni devrimci marşlar öneriyor. Bütün bunları yaparken de, kendini anlamayı da anlatmayı da reddeden, bu dünyada cehennemi arayan Rimbaud'yla, toplumdan haz almasını ve aldığı hazzı sonuna kadar yaşamasını isteyen Sade'la, kendi metafizik sistemini yaratan William Blake'le, gerçeklikle tüm bağını bir tek Jenny Collon imgesi için terk eden Nerval'le, ancak ayyaşken insanlığa katlanabilen Poe'yla, tanrıya ve insana savaş açan Lautreamont'la, mutluluğu, beraber yaşayabileceği değil, beraber ölebileceği partnerinde arayan Von Kleist'le, uyuşturucuyla ölmeyi seçen Anna Kavan'la, hayatı acı, dışlanma ve kapatılmayla geçen Artaud'la kesişiyor yolu.
Kısacası Çağdaş Sanat Manifestoları, büyük bir sorunun ortasında olduğumuzu yüzümüze vurmak için derlenip toparlanmış, birçok kişinin emeğini aynı süzgeçten geçirmiş bir kitap. Peri masallarının toplum içinde yayılıp rasyonelleşmesine dair bir amaç yoksa, sonsuz bir lunapark yaşamına inanılmıyorsa, hiçbirimiz sanrı vericilerden daha kuvvetli değilsek, masal evlerinde gerçek yaşamlar sürdürülmüyorsa, sonsuz oyun henüz başlamamışsa, mikro topluma henüz ulaşamamışsak, bugünümüzden dolayı geleceğimizi yaşayamıyorsak ve hepsinden önemlisi, henüz harekete geçememişsek gerçekten de büyük bir sorunun ortasındayız demektir!
Altay Öktem
http://www.sabitfikir.com/elestiri/tarih-ileri-gitmiyor-ileri-geri-sicriyor
Aslında unuttuk galiba. 1968 sürecinde yaşanan görkemli yenilginin ardından avant-garde öldü, yükselen pop sanat kendi kültür endüstrisini yarattı. Ya da oluşan kültür endüstrisi kendine bir pop sanat yarattı, bilemiyorum artık!
Ama bildiğim tek şey var ki, tarihin sadece ileri gitmediğini, ileri geri sıçradığını kanıtlamak istercesine, öncü eylemci/yazarlar çıkıyor zaman zaman ortalığa. Uzun süredir sitüasyonist eylemlerle sürekli karşımıza çıkan, yazan, çizen, üreten Rafet Arslan, kendinin de içinde bulunduğu ya da başı çektiği manifesto(salt metin)ları ve kaleme aldığı erekte şiirleri bir kitapta topladı.
Manifestolarla, metinlerle, illüstrasyonlar ve sokak yapıtları-kolajlarla şiirlerin ne tür bir kan bağıyla bir araya gelip de aynı kitabın bünyesine yerleşebildiği gibi muhtemel bir sorunun önünü kesmek için, her türlü yaratımın doruğunda şiir olduğunu vurgulayan Isidore Isou'ya bırakıyorum sözü: “Yaratma süreci insanın en yüksek noktasıdır ve bu noktanın doruğunda sanat vardır ki sanatın en alası şüphesiz ki şiirdir.”
Kitap, Sokağın Sanatı İçin Manifesto'yla ve Erekte Şiir Manifestolarıyla başlıyor. Gerçekliğin karşısında olan, anti-oligarşik, bağımsız, liberter bir anlayışı savunan erekte şiirin ne olduğunu anlamak için “sokak”ı iyi bilmek gerekiyor. Daha doğrusu, önemli olanın sokakta yaşamak değil, sokakla yaşamak olduğunun farkına varmak gerekiyor.
Konu sokaktan açılmışken, bir savaş alanı olarak da ele alabileceğimiz şehirleri Porno-Politik Manifesto çerçevesinde tekrar gözden geçirmemiz gerekebilir. Elbette Paris Komünü'nün (sonradan göz göre göre kaybettiğimiz) kazanımlarını da unutmadan ve “Şehircilik diye bir şey yoktur, o sadece Marx'ın kullandığı anlamda bir ideolojidir” diyen Debord'un sözlerini de kulağımıza küpe yaparak!
Bu kaotik kitap, sözü fazla evirip çevirmeden mutant sanat için çağrı yapıyor bize. Şiirin metafiziğine girebilmemiz için gereken kapıları aralıyor, gerçeğin pornografisini gözler önüne seriyor, toplum düşmanı olmanın yolunu yöntemini gösteriyor, Portishead'le başlayan yeni devrimci marşlar öneriyor. Bütün bunları yaparken de, kendini anlamayı da anlatmayı da reddeden, bu dünyada cehennemi arayan Rimbaud'yla, toplumdan haz almasını ve aldığı hazzı sonuna kadar yaşamasını isteyen Sade'la, kendi metafizik sistemini yaratan William Blake'le, gerçeklikle tüm bağını bir tek Jenny Collon imgesi için terk eden Nerval'le, ancak ayyaşken insanlığa katlanabilen Poe'yla, tanrıya ve insana savaş açan Lautreamont'la, mutluluğu, beraber yaşayabileceği değil, beraber ölebileceği partnerinde arayan Von Kleist'le, uyuşturucuyla ölmeyi seçen Anna Kavan'la, hayatı acı, dışlanma ve kapatılmayla geçen Artaud'la kesişiyor yolu.
Kısacası Çağdaş Sanat Manifestoları, büyük bir sorunun ortasında olduğumuzu yüzümüze vurmak için derlenip toparlanmış, birçok kişinin emeğini aynı süzgeçten geçirmiş bir kitap. Peri masallarının toplum içinde yayılıp rasyonelleşmesine dair bir amaç yoksa, sonsuz bir lunapark yaşamına inanılmıyorsa, hiçbirimiz sanrı vericilerden daha kuvvetli değilsek, masal evlerinde gerçek yaşamlar sürdürülmüyorsa, sonsuz oyun henüz başlamamışsa, mikro topluma henüz ulaşamamışsak, bugünümüzden dolayı geleceğimizi yaşayamıyorsak ve hepsinden önemlisi, henüz harekete geçememişsek gerçekten de büyük bir sorunun ortasındayız demektir!
Altay Öktem
http://www.sabitfikir.com/elestiri/tarih-ileri-gitmiyor-ileri-geri-sicriyor
21 Haziran 2010 Pazartesi
Çağdaş Sanat Manifestoları- Dağıtım Listesi
Ağaç Kitabevi
Alkım Kitabevleri
Arka Bahçe
Artı Dağıtım
Baykuş Levent
Can Yayınları Kitabevi
Doğan Raks Mağazaları
Gerekli Şeyler
İki A Dağıtım
İstiklal Kitabevi
Kabalcı Kitabevleri
Mephisto-Kadıköy
Paraf-İmge Kitabevleri
Remzi Kitabevleri
Robınson Crouse Kitabevi
Semerkant Kitabevi
Simurg-Kivi Kitabevi
www.hepsiburada.com
www.ideefix.com
Yelpaze Dağıtım
Yemeniciler-Mephisto
Zafer Dağıtım
Adana Kitapsan Mağazaları
Adapazarı Değişim Yayınları
Ankara Arkadaş Kitabevi
Ankara Dost Kitabevleri
Ankara Ezel Dağıtım
Ankara Kıta Dağıtım
Aydın Sıla Kitabevleri
Bursa Sentez Dağıtım
Çanakkale Ayışığı Kitaplığı
Eskişehir İnsancıl Kitabevi
İzmir Kitapsan Mağazaları
İzmir Pan Kitabevi
İzmit Prestij Kitabevi
Kütahya Üniversite Kitabevi
Trabzon Ra Kitabevi
Alkım Kitabevleri
Arka Bahçe
Artı Dağıtım
Baykuş Levent
Can Yayınları Kitabevi
Doğan Raks Mağazaları
Gerekli Şeyler
İki A Dağıtım
İstiklal Kitabevi
Kabalcı Kitabevleri
Mephisto-Kadıköy
Paraf-İmge Kitabevleri
Remzi Kitabevleri
Robınson Crouse Kitabevi
Semerkant Kitabevi
Simurg-Kivi Kitabevi
www.hepsiburada.com
www.ideefix.com
Yelpaze Dağıtım
Yemeniciler-Mephisto
Zafer Dağıtım
Adana Kitapsan Mağazaları
Adapazarı Değişim Yayınları
Ankara Arkadaş Kitabevi
Ankara Dost Kitabevleri
Ankara Ezel Dağıtım
Ankara Kıta Dağıtım
Aydın Sıla Kitabevleri
Bursa Sentez Dağıtım
Çanakkale Ayışığı Kitaplığı
Eskişehir İnsancıl Kitabevi
İzmir Kitapsan Mağazaları
İzmir Pan Kitabevi
İzmit Prestij Kitabevi
Kütahya Üniversite Kitabevi
Trabzon Ra Kitabevi
14 Haziran 2010 Pazartesi
Ç.S.M. Açık Radyo da...
16 Haziran Çarşamba günü, saat 19:00 da Açık Gazete proğramında, Rafet Arslan'ın katılımıyla...
12 Haziran 2010 Cumartesi
Çağdaş Sanat Manifestoları- İzmir Tanıtım Gecesi
Rafet Arslan'ın 6:45 yayınlarından çıkan ilk kitabı Çağdaş Sanat Manifestoları İzmir tanıtım gecesi
Performans :Cem Güney
Şiir: Zozan Gemilerördü, Aras Keser...
ve süpriz kollektif sahne performansları
Rafet Arslan'ın katılımıyla
Başlangıç: 13 Haziran 2010 Pazar, 20:30
Bitiş: 14 Haziran 2010 Pazartesi, 02:00
Yer: Hayalbaz
Cadde/Sokak: 1448 Cumbalı Sk. Alsancak- İzmir
Cem Güney:
1994′te başladığı DJ’liğin de ve trompet çaldığı yıllar boyunca müzikle olan etkileşiminde çoğunlukla deneyselliğe yönelmiştir.
Bu etkileşim kendisini son yıllarda Sound Art alanında çalışmaya yönlendirmiş, 2008 yılında Portekiz elektronik medya firması Cronica’dan ‘Praxis’ adlı albümü yayınlanmıştır.
www.myspace.com/cemguneyopen
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)