manifestolar@gmail.com

29 Temmuz 2010 Perşembe

Çağdaş sanat manifestoları - Erkan Doğanay(27 Temmuz/Taraf Gazetesi)

Ona göre şiir sadece basılı kâğıda hapsedilemez. Markör kalemle duvara, elektrik direğine, telefon kulübesine de yazılabilmelidir. Sticker'a şiir otomatik yazılmalı ve yapıştırılmalıdır. Büyük bina çatılarından, otobüs camlarından kuşlanmalıdır. Sokakta yazılan şiir, kaynağına yani sokağa geri dönmelidir. Çağdaş Sanat Manifestoları'nın yazarı Rafet Arslan, birkaç disiplin üzerine düşünen, yazan, çizen, üreten bir isim. Aynı zamanda sokak sanatçısı olarak çalışmalarını başta Kadıköy civarı olmak üzere pek çok yerde duvarlarda stencil ya da yazı olarak belki görmüşsünüzdür. Sitüasyonist çalışma ve eylemleriyle de bilinen Rafet Arslan, kendinin de içinde bulunduğu ya da başı çektiği manifestoları ve kaleme aldığı erekte şiirleri bir kitapta topladı. 6.45 Yayınları arasından çıkan bu kitap, yayın editörü sevgili Şenol Erdoğan'ın uzun uğraş ve titizlikle ele aldığı manifestolar serisine eklenmiş oldu. (Dada Manifestosu, Fütürist Manifesto, Bir Hacker, Manifestosu, sanırım sitüasyonizm ile ilgilide yayın hazırlamışlardı.)


Ben bir başkasıdır
Çağdaş Sanat Manifestoları adlı kitap; manifestolar, metinler, illüstrasyon ve sokak yapıtları ve kolajların şiirle nasıl harmanlandığını sayfalarına taşıyor. Kitap, Sokağın Sanatı İçin Manifesto'yla ve Erekte Şiir Manifestoları’yla başlıyor. Gerçekliğin karşısında olan, anti-oligarşik, bağımsız, liberter bir anlayışı savunan erekte şiirin ne olduğunu anlamak için "sokak"ı iyi bilmek gerekiyor. Sokağı kutsayan cennet ve cehennemin ve şiirin prensi Rimbaud'nun "Ben bir başkasıdır" sözünün konu edilerek ardından gitmek gerekiyor. Sıradan, görkemli, korumalı, yıkık dökük ya da "et"ten duvarların ardında kalamayacağımız mutlak ve belki de bunu bildiği için sokak bizi çağırıyor. Kendi mecrasına, yıkımına... ve bu yıkım özellikle içinde bulunduğumuz günlerde milliyetçi, gerici anlayışsız varlıkların tahribatı ile başka bir boyut kazanıyor. Ve ne acıdır ki bu yıkımdan nemalanmaya çalışan kurum, siyasi örgütlenme ve medya kuruluşları var. İşte böylesi bir iklimde sokağı kullananların kullanım amaçlarını da sorgulamak gerekiyor. Sanatın, öncelikle objektif bir duruş sergileyerek elbette "taraf"sız bir dille derin yapılanmalara, milliyetçiliğe, gericiliğe, statükoya, militarizme karşı da tavır alması gerekiyor. Sanatçı derneklerini, oluşumlarını kendi politik çıkarları, darbeci söylemleri için kullananların bilinir görüşleri bir tarafa, bu yapılarda yer alan, imza atan isimlerin gerçekte sanatla ilişkileri tartışılır olacaktır.


Gerçeklik düşle yer değiştirirse
"Sanatın hayat oluşu, hayatın sokak oluşu, sokağınsa sanat oluşu gerçeği Arslan'ın manifestosunda yeniden dile getirilirken; zamansızlık ve ânın içinde durumlar yaratmak, geçici otonom oluşturmak söz konusudur metnin pratiğinde."

Arslan'ın, erekte şiir manifestosu ile dikkat çekmeye çalıştığı iki önemli başlık ise; (1) Gündelik gerçekliğin sistemin sürekli yeniden ürettiği bir illüzyona dönüştüğü 21. yüzyıl başında erekte şiirin, gerçek için gerçekliğin karşısında olması. Yani gerçekliği düş ile takas ediyor olması. (2) Pek çok edebiyatçının dile getirdiği bir sorun olarak edebiyat dünyasının köşelerini tutmaya çalışan, egolarının ağırlığından kendi cemaatlerini kuran, 'bu iyi-bu kötü yazar, bu şiirdir-bu değildir' fetvaları yayınlayanlardan icazet almıyor olması, manifestonun önemsenen maddeleridir.

Şiirin özgünlüğü ve özgürlüğü savunduğu bir geleceği yaşayabilmek için...

doganayerkan@gmail.com

http://www.taraf.com.tr/haber/cagdas-sanat-manifestolari.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler